
Latin Amerika, yerli oligarşilerin, askeri diktatörlüklerin ve yabancı emperyalizmin birleşmesiyle parçalanmış bir kıtadır. Latin Amerika edebiyatını anlamak için, bu coğrafyanın köksüzlüğünü ve sömürgeci arka planını kavramak gerekir. Bu “köksüzlük” kavramı, Latin Amerikalı yazarları derinden etkilemiş; onları hayal güçlerini zorlayarak kurgusal dünyalar yaratmaya yöneltmiştir. Okunası Latin Amerika edebiyatı eserleri, bizi hayal gücünün dinamizmiyle buluşturuyor.
En İyi Latin Amerika Edebiyatı Eserleri
Alef – Jorge Luis Borges
Borges, Alef adlı öyküsünde bir şairin evinin bodrumunda keşfettiği ve bütün evreni eş zamanlı olarak gördüğünü iddia ettiği bir “Alef”ten bahseder. Alef, İbrani alfabesinin ilk harfidir ve farklı kültürlerde farklı anlamlar taşır. Zaman, kimlik ve ölümsüzlük temaları üzerine kurulu Alef, dünyaya, yaşama ve kendimize başka bir boyuttan bakmamızı sağlayabilecek çok güçlü bir anlatıdır. Kitaptaki her bir öykü, yüzeysel olarak okunduğunda okuyucuyu merakıyla baş başa bırakırken; derinlemesine okunduğunda, felsefi açıdan okurun zihnini zorlar.
Artemio Cruz’un Ölümü – Carlos Fuentes
Artemio Cruz’un Ölümü, muhteşem kurgusuyla insanda roman okumaktan çok, olayların bir parçasıymış gibi bir duygu uyandıran; Meksika’nın ruhuna sürükleyici bir yolculuk sunan bir roman. Yetmiş bir yaşında, ölüm döşeğindeki Artemio Cruz, başucundaki rahip dini ritüelleri gerçekleştirirken geçmişiyle hesaplaşmaya başlar. Meksika Devrimi’nin küllerinden doğan, acımasızlığı ve hırsıyla zenginleşen Cruz, devrimci bir asker olarak geçirdiği günleri, kaybolan sevgilisi Regina’yı, karısının sevgisizliğini ve babasının güçsüzlüğünü hatırlar. İdealler, gerçekler ve yozlaşma sarmalında sıkışıp kalan insanlar ile ölüm döşeğinde ruhu hatıraların işgali altında kalan bir adam… Hayat mı bizi olduğumuz yere sürükler, yoksa bu sadece kişinin kendi seçimi midir?
Çirkin Gece Kuşu – José Donoso
Ülkemizde pek bilinmeyen José Donoso’nun Türkiye’de yayımlanan ilk ve tek kitabı, tam çevirisi Gecenin Edepsiz Kuşu (El obsceno pájaro de la noche) olan Çirkin Gece Kuşu’dur. Genellikle Gabriel García Márquez ile özdeşleştirilen “Büyülü Gerçekçilik” akımını doruk noktasına taşıyan isimlerden biridir José Donoso. 1924 Şili doğumlu yazar, Pinochet diktatörlüğüne tepkisini göstermek için kendini sürgüne gönderecek kadar alaycıdır. José Donoso, insanoğlunun bireysel ve toplumsal varoluş sorunsalını kâbusvari metinlerle anlatır. En önemli eserlerinden biri kabul edilen Gecenin Edepsiz Kuşu’nda kurgusal dünyayı yaratan kişi bir babadır. Oğlunu gerçek dünyadan kurtarmak için kurmaca bir evren düşler; düşlemekle de kalmaz, bu evreni var eder.
Kent ve Köpekler – Mario Vargas Llosa
Erkek olma ritüeli üzerine müthiş bir analiz içeren bu roman, toplumun insana dayattıklarını büyük bir akıcılıkla irdeliyor. Kent, Peru’nun başkenti Lima; “köpekler” ise Leoncio Prado Askeri Okulu’nun çömezlerine verilen ad. Güçlünün güçsüze kurban edilişi, bu askeri okulun en can alıcı noktası. Mario Vargas Llosa, askeri okulda geçirdiği iki zorlu yılın deneyimlerini bu kitaba aktarmıştır. Leoncio Prado Askeri Akademisi’nde yaşananları konu edinen roman, yayımlandığı dönemde ülkede tartışma yaratmış; bazı akademi üyeleri kitabın bin kadar kopyasını yakmıştır.
Oscar Wao’nun Tuhaf Kısa Yaşamı – Junot Diaz
Junot Díaz’ın 2008 yılında Pulitzer Ödülü aldığı bu roman, Dominik Cumhuriyeti’nde yaşayan, “Yüzüklerin Efendisi” ve bilgisayar oyunları delisi Oscar isimli bir gencin kendi çıkmazlarıyla birlikte, Dominik Cumhuriyeti’nin 20. yüzyıl siyasi tarihine, Trujillo rejiminin iç karartıcı uygulamalarına ve Dominikli olmanın, öyle kalmanın zorluklarına dair muhteşem tespitler içeriyor. Okunmalı!
Ruhlar Evi – Isabel Allende
Trueba ailesinin üç kuşaktan oluşan, zaferler ve trajedilerle dolu hikayesini Şili’nin yazgısıyla harmanlayan büyülü bir eser. Geleceği gören, nesneleri yerinden oynatabilen ve ruhlarla sürekli irtibat hâlinde olan eksantrik Clara; neredeyse sıfırdan bir servet yaratan sağcı kocası Esteban ve onun evlilik dışı oğulları; Clara’nın devrimci çocukları; ülkenin seçimle gelen, darbe ile öldürülen başkanı; darbeci güçler ve onların oyunları…
Seksek – Julio Cortázar
Seksek, Julio Cortazar’ın iç içe geçmiş iki romanı iki ayrı okumayla sunduğu ve okurunu seksek oynamaya davet ettiği bir başyapıt. Kitabın başında yer alan okuma planıyla, ilk roman 56 bölümden oluşuyor. 57. bölüm ve sonrası için yazar “okunması zorunlu değildir” notunu düşmüştür. 57. bölümden itibaren okumaya devam etmek isteyen okuru zorlu bir maraton bekler, metin sıçramalı bir oyuna dönüşür aynı seksek oyunu gibi. Gerçekliğin dayattığı saçmalığın içinde biçimlenen bir dünyada, sekseğin son halkasına ulaşmaya çalışan bir grup insanın hikayesini anlatır Cortazar ve muğlak bir finalle baş başa bırakıverir okurunu. Latin Edebiyatından Okunası 10 Kitap
Tarçın Kokulu Kız – Jorge Amado
Romanın orijinal adı Gabriela, Cravo e Canela, tam Türkçesiyle Gabriela, Karanfil ve Tarçındır. Ancak nedendir bilinmez, dilimize Tarçın Kokulu Kız olarak çevrilmiştir. Ön planda Arap Nasip ile Gabriela arasında yaşanan tutkulu bir aşk yer alırken, arka planda 20. yüzyılın ilk yarısında Brezilya’da bir liman kenti olan Ilhéus’ta, bölgenin en önemli ürünü kakaonun biçimlendirdiği yaşamlara dokunulur. Feodal bir düzen, o düzene başkaldıran kakao tüccarı Mundinho Falcão ve bu iki güç arasında sıkışıp kalmış çaresiz bir halk…
Yalnızlık Dolambacı – Octavio Paz
Octavio Paz’ın Meksika’yı, Meksikalıları, Meksika’nın sömürgeleşmesini, devrim mücadelesini ve hapsolduğu yalnızlığı anlattığı kitabının adı Yalnızlık Dolambacıdır. Paz, aslında yalnızca Meksikalının tarihsel ve kültürel yalnızlığını değil, aynı zamanda insanoğlunun saplandığı yalnızlık bataklığını da anlatır. Hepimizin içinde var olan yalnızlığa ise sadece dokunmaya çalışır.
Yüzyıllık Yalnızlık – Gabriel Garcia Marguez
Listemizin sonunda, Yüzyıllık Yalnızlık var. Roman, bir yerleşim yeri olan Macondo’nun kuruluşunu, gelişimini, yok oluşunu ve bu yerleşim yerinin en önemli ailelerinden Buendia ailesinin yedi kuşağının hikayesini anlatıyor. Yedi nesil boyunca, roman kahramanları nasıl bir hayat sürerlerse sürsünler, vakti gelince mutlak bir yalnızlığa teslim olur ve yalnız ölürler. Yalnızlık kader midir? Okura bunu düşünmek kalıyor. latin amerika edebiyatı eserleri
Alman Edebiyatından Okunası 10 Kitap ilginizi çeker mi?
Hayat Sorgusu sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
Yorum Yapın