Bir söyleme göre, Cemal Süreya güvercin kelimesinin ilk harfini kaldırıp kadın adlarının bazı yörelerde aldığı ‘ka’ takısını ekleyerek oluşturmuştur Üvercinka’yı. Bir diğer söylemse, güvercin kanadından türettiğidir. Sonuçta yeni bir kelime yaratarak giriş yapmıştır bu aşk şiirine, dikkat çekmek istemiştir. Üvercinka, sadece aşkı anlatmaz, aşkın içinde kadının ön plana çıkarıldığı, onun aracılığıyla bir başkaldırının içselleştirildiği, mevcut düzene çeşitli göndermelerle zenginleştirilmiş, toplumsal cinsiyet algısı ile oynayan bir manifestodur.
Üvercinka, Cemal Süreya
Cemal Süreya şiirinin en belirgin özelliğinin “erotizm” olduğuna dair genel bir kanı vardır. Bu Cemal Süreya’nın sanatını değersizleştirme çabasından öteye geçmez. Erotizm doğanın/ var oluşun bir parçası ise Cemal Süreya’da bunu doğal bir eylem olarak kullanmıştır.
Üvercinka İnceleme
İlk bölümde yer alan “Laleli’den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız” mısrası var oluş heyecanına ve sınırsız özgürlüğe bir göndermedir. Sevişmenin bir tramvayda yürürlüğe girmesi ise mahrem olandan uzak, halkın içinde bireysel duruşu sergiler. Aşkın, cinselliğin kelimeleriyle ayakta durmanın, insan olmanın, başkaldırmanın ifadesi “Afrika dâhil” mısrası ise umut doğurur. Yalnızlığın, yoksulluğun, sömürülmenin simgesi Afrika içinde mutlaka bir umut vardır.
Mevcut düzene başkaldırının en somut dizilimi ikinci bölümde yer alır. Bastırılmaya karşı söz söyleme yetkinliği; “Sayın Tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler”. Dönemin baskıcı iktidarına doğrudan muhalefetin imkansızlığı karşısında, şair yoğun imgeler ve dolaylı bir ironi ile dile getirir düşüncelerini. Üçüncü bölümde ise kadının, şair üzerinde yarattığı etki sorgulanır, varoluş dilemması odak noktaya konularak: “senin bir havan var beni asıl saran o/ onunla daha bir değere biniyor soluk almak”.
Dördüncü bölümde, kendi düşüncelerini sevgili ile bütünleştirme çabasındadır şair. Her ikisi de sömürüye, kapitalizme karşı direnirler, savaşma emelindedirler ama egemen güçler bu istemlerine karşı durur. Beşinci bölümde ise kadının kimlik değiştirip, simge haline gelmesi nesnelleştiriliyor gibidir: “padişah gibi cesaretti o”. Şair, şiirin isyan gücünün altını çizer, kadın simgesi üzerinden.
Yedişer mısralı beş bölümden oluşan, serbest ölçü ile yazılmış bu lirik şiirde göze çarpan dört öge var; yalın ve sınırsız dil, yeni kelimeler yaratma/türetme eylemi, kelimelere farklı anlamlar yükleme yetisi ve ilk üç ögeyi aynı potada harmanlaya bilme zekası. Bu ögelerin birleşiminden doğan estetik haz, içerikle birleştiğinde umuda yolculuk oluyor okuru için.
1958 yılında yayınlanan Üvercinka şiirini bir bütün olarak ele aldığımızda Cemal Süreya’nın hayatının, düşün yapısının bir yansımasını buluruz. Tek partili dönem sonrası, baskıcı bir eğilim izleyen iktidarın politikasının yarattığı sancılar, dünya genelinde ekonomik krizler & sosyal buhranlar, realizmin taban kaybedip, nihilizmin yükseldiği bir dönem. Ve bu dönemin ortasında doğudan, evinden koparılıp Bilecik’e, oradan yatılı okula gönderilmenin sarsıntısını tüm hayatı boyunca üstünde taşıyan bir adam. İşte bu adamın kaleminden dökülen duygu ile zekanın bileşkesi dizeler, ahlaka ve politikaya evrensel bir muhalif duruştur. Üvercinka
Cemal Süreya hakkında detaylı bilgi için tıkla ve oku!
Hayat Sorgusu sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
❤️❤️❤️