
Knut Hamsun’un Açlık eseri, iyi bir yazar olmak için çabalayan bir gencin açlıkla imtihanını anlatmaktadır. Yazarın hayatından izler taşıdığından biyografik bir roman olarak da nitelendirebileceğimiz bu eserin, psikolojik yönünün ağır bastığını görebiliriz. Başkahramanın eser boyunca yaşadığı iç mücadelesini; açlığı ile gururu arasında gidip gelen gelgitlerini, kullanılan bilinç akışı tekniği sayesinde detaylı bir şekilde anlayabiliriz. İşte Açlık inceleme!
Açlık – Öz Eleştirel İnceleme
Eserde odak figürün yaşadığı açlığı giderebilmesi için birçok yol düşünülebilir. Bazen buna fırsat da bulur, ancak o yine de aç yaşamaya devam eder. Başlarda, ana karakterin başka bir işte çalışarak veya hırsızlık yaparak para kazanmamasının tek nedeninin yazarlığa olan tutkusu olduğunu düşünsem de kitabı okudukça bunun asıl sebebinin gurur ve ahlak anlayışı olduğunu fark ettim. Gururundan ve ahlaki değerlerinden vazgeçmemesi, onun durumunun kötüleşmesine yol açar. Gururunu bir kenara bırakabilse, belki sağlığına kavuşacak ve yazılarını yazmaya devam edebilecektir.
Odak figür, açlığını talaş çiğneyerek, kopardığı giysilerini çiğneyerek, kasaptan aldığı kemiği kemirerek, hatta bir keresinde parmağını ısırarak bastırmaya çalışır. Ara sıra kazandığı parayı ise gururunu korumak için başkalarına yardım etmeye veya sürekli yalan söylemeye harcar. Bence bu durum, aslında içinde bulunduğu hali kabullenmek istememesinden kaynaklanır. Bu şekilde kendisini diğerlerinden üstün hissetmek ister, çünkü insanların onun bu durumda olduğunu bilmesini istemez. Açlığını giderememesinin nedenlerini kimi zaman abartılı bulmuş olsam da, tüm zorluklara rağmen onurunu koruması beni etkileyen bir unsur oldu.
Eser boyunca başkahraman dâhil hiçbir karakterin gerçek isminden bahsedilmemesi; yalnızca başkahramanın kendisine ve diğerlerine verdiği isim ve lakapların geçmesi, ilgimi çeken bir detay oldu. Sınıfta yaptığımız etkileşimli, sözlü tartışmada da bu durumun, insanların isimleriyle var olması ve ismi olmayan bir insanın kendini gerçekleştiremediği için varoluşunu tamamlayamaması fikriyle ilişkili olabileceğini konuştuk. Başkahramanın gururu nedeniyle yalan söylediği bir sırada kendisine taktığı “Andreas Tangen” ismi ve sevgilisine verdiği “Ylajali” ismi bunlara örnektir.
Başkahramanın, açlığına rağmen iyi bir yazar olmak için verdiği mücadele ve bu süreçte gururunu ve ahlakını yitirmemek için gösterdiği direnç, eserde önemli bir yer tutar. O halde bile gururunu koruyabilmesi gerçekten zordur. Günümüzde en küçük çıkarlar için bile insanlar gururunu ve ahlakını geride bırakıp etrafındakileri önemsemezken, karakterin bu halde dahi gösterdiği çaba gerçekten etkileyicidir.
Akabi ve Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat Romanları Karşılaştırma
Hayat Sorgusu sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
Yorum Yapın