
Endülüslü bir seyyahın gerçek yaşam öyküsünden doğmuş olan Amin Maalouf’un Afrikalı Leo eseri Hasan adlı başkarakterin hayatının dört farklı dönemine odaklanır: Granada, Fas, Kahire ve Roma. Hayatına Granada’da Müslüman bir tartıcı başı olarak başlayan, Roma’da ise Giovanni Leone de Medici adını alarak Hristiyan olan Hasan’ın zoraki yolculukları, doğudan batıya doğru uzanan serüvenleri, gezdiği yerler, tanıştığı dinler, dostlukları ve aşkları eserin temelini oluşturur. Eser, gezdiği birçok yere, bildiği birçok dile rağmen kendisini hiçbirine ait hissedemeyen Hasan’ın anılarını oğluna aktarmasıdır. Hasan anılarında hayatının farklı dönemlerinde tanıştığı kadınlara da yer verir. Peşinden sürüklendiği bu kadınlar Hasan’ın hayatını derinden etkiler.
Afrikalı Leo, Amin Maalouf
Granada’nın Kastilyalıların eline geçmesi nedeniyle küçük yaşta doğduğu yeri terk edip Fas’a göç etmek zorunda kalan Hasan ilk aşkını bu dönemde bulmuş, ilk evliliğini burada yapmıştır. Hasan’ın dayısı Hali, Fas Sultanı adına elçilik yapmak için yola çıktığında yanına Hasan’ı da alır. Yolda Fas Sultanı’nın elçisini ağırlamak isteyen bir soyluya, elçi daveti kabul edemeyeceğinden Hasan gönderilir. Orada Hasan’ın okuduğu şiire karşılık ev sahibi Hiba adındaki on dört yaşında bir köleyi armağan eder. Hiba, Hasan’ın ilk aşkıdır. Onu çok sevmektedir fakat ondan ne kızı ne de oğlu olur. Böylece Hasan yolculuk sırasında ölen dayısının en büyük dileğini yerine getirmek amacıyla küçük kızı Fatma’yla evlenir. Dayısının kızıyla evlenmesi ve Hiba’ya olan ilgisi nedeniyle iki kadın arasında kalması Hasan’ın babasının kaderini yaşamasına neden olur. Babası da Hasan’ın annesi ve köle Verda arasında böyle bir ikilem yaşamıştır. Fatma’nın Hasan’a tek armağanı kızı Servet’tir. Fatma ölünce yasının kısa sürmesi ise Hasan’ın hayatında çok büyük bir etki bırakmadığını gösterir.
Afrikalı Leo’daki kadın karakterlerin Hasan üzerindeki etkileri
Hiba, Hasan’ın hayatında önemli etki ve izler bırakan bir kadındır. Hasan’ın sürgün nedeniyle çıktığı yolculuk sırasında bir fırtına çıkacağını Hiba önceden fark eder ve bir mağaraya sığınarak fırtınadan korunmalarını sağlar. Fırtınaya yakalanan herkes ölürken Hasan Hiba sayesinde hayatta kalır, yalnız varsıllığı yok olur. Hiba Hasan’ı bu durumdan da kurtarmak için kendini feda ederek boyuna geri döner ve karşılığında boy Hasan’a bin sekiz yüz dindardan fazla para öder. Leo eserdeki dönemlerden bahsederken ‘‘Zekâm Roma’da gelişti, tutkum Kahire’de, üzüncüm Fas’ta, çocukluk saflığımsa hâlâ Granada’da yaşıyor.’’ (Maalouf 11) der. Fas’ın onun için bir üzüntü dönemi olması Hiba’yı son kez o zaman görmüş olmasından kaynaklanıyor olabilir.
Hiba’dan ayrıldıktan sonra Kahire’ye giden Hasan burada Yavuz Sultan Selim’in yeğeni Alaeddin Bey’in dul eşi Nur Sultan ile tanışır. Hasan Nur’u gördüğü ilk andan itibaren ondan fazlasıyla etkilenir. Nur Sultan’ın, varlığından Osmanlıların haberdar olmaması gereken Bayezit diye bir oğlu olduğunu sonradan öğrenir. Hasan, Granada’nın tek umudu olarak gördüğü Osmanlıyı bu çocuk ve Nur için karşısına almaya razı olur. Yani Nur için eski hayatını ve umutlarını da geride bırakır. Bayezit’i korumak amacıyla Nur ile evlenerek Fas’a geri dönmeye ve onu kendi oğlu olarak tanıtmaya karar verir. Birlikte İstanbul’a gittiklerinde Hasan Osmanlıların Memluk İmparatorluğuna saldırmak istediğini öğrenir. Bunu öğrenen Nur ise akrabaları ve oğlu için geri dönüp Memluk Sultan’ını uyarmak ister. Mısır’dan Nur için ayrılan Hasan yine onun için Mısır’a geri döner. Başına gelebileceklere rağmen Nur için her şeyi göze alır: ‘‘Bunun bedelini yaşamımla, hatta daha bile kötüsüyle ödeyebilirdim.’’ (Maalouf 247) Osmanlıların Kahire’ye girdiği dönemde Nur, Hayat adında bir kız çocuğu doğurur. Bu nedenle o iyi duruma gelene kadar oradan kaçamaz, tehlike altında yaşarlar. Yolculukları sırasında da Hasan kaçırılana dek birkaç yakalanma tehlikesi atlatırlar. Tüm tehlikelere rağmen Hasan Nur’a olan aşkı nedeniyle Kahire’yi tutkusunun yaşadığı yer olarak hatırlamaktadır.
Hasan kaçırıldığı Roma’da ise son aşkını, Maddalena’yı bulur. Vaftiz edilen Hasan Afrikalı Leo adını alır ve Papa Leo bazı dedikodulardan kurtulmak için onun Maddalena adında bir dönmeyle evlenmesini ister. Afrikalı Leo, kendisi gibi Granadalı ve dönme olan Maddalena’yı görür görmez tek isteğini belirler: ‘‘Sonsuza değin onun devinimlerine bakmak, onun renklerine bakmak, onu izlemek.’’ (Maalouf 319) Papa Leo ölüp yerine Hadrianus geçtiğinde Afrikalı Leo Floransa’ya göçmek ister ama Maddalena’nın bebek beklemesi bu duruma engel olur. Maddalena Giuseppe adını koydukları erkek bir çocuk doğurur.
Hasan’ın gezdiği ve gördüğü her yerde bir başka kadın karşısına çıkar, onunla gönül bağı kurar, aralarında tutkulu aşklar gelişir, hayatına dahil olur. Her kadının Hasan’ın hayatında farklı bir yeri ve farklı izleri vardır. Hiba kurtulmasına yardımcı olurken Nur onu peşinden tehlikenin içine sürüklemiştir. Onun hayatını ve serüvenlerini büyük ölçüde şekillendiren unsurlardır kadınlar.
Maalouf, Amin. Afrikalı Leo. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2017.
Dedektif Auguste Dupin Öyküleri ilginizi çeker mi?
Yorum Yapın