Romantika, Turgut Özakman tarafından kaleme alınan, bir solukta okuyabileceğiniz akıcılıkta ve yalınlıkta bir roman. İnandıkları uğruna öğretim üyeliğinden vazgeçen, hayatı başka ucundan yakalamaya çalışan, öğrencisi ile gizli aşk yaşayan bir adamın hikayesi. Bu hikaye, ilk bakışta genel ahlaki değerleri ve gelenekleri alt üst edecek bir konuyu anlatıyor; evli iki insanın yasak aşkı. 1960 -1987 dönemine özgü çalkantılar, dibe vuruşlar, arayışlar, kuşaklar arası çatışmalar ve farklı bakış açıları arasında yaşanan hayatlar…
Romantika’nın Konusu
Bu hikayenin en can alıcı noktası, baba-kız ilişkisi. Şifrelenmiş bir hayatın izlerini süren, bir dedektif gibi çözmeye çalışan, babasına karşı hayranlığı çözdüğü her şifre ile artan bir kız: “Keşke bende böyle bir aşk yaşasaydım. Şimdi belki her şey farklı olurdu. O ürkünç yalnızlık, boşuna yaşamışlık duygusundan kurtulurdum. Tutunacağım anlarım, anılarım olurdu.”
Hayata karşı duruşu, sorgulayışı ve muzipliği ile bir baba: “Bak kızım, uzun yıllar önce, olağanüstü bir varlık benimle ilişki kurdu. O günden beri, kısa aralar dışında, her gün ses olarak beliriyor. Zaman zaman da çeşitli kimlikler altında somutlaşıyor, bana güç ve yaşama sevinci veriyor. Bütün olumsuzlukların izini silip süpüren, beni her yıkılışımda yeniden dirilten işte bu mucize.”
Arka fonda Ankara’nın ruhunu hissettiğiniz, farklı bir baba-kız ilişkisi ile yoğrulmuş, zaman içinde kabuk değiştiren ama hiç bitmeyen bir aşk hikayesi. Bazen hüzünlü bazen eğlenceli ama tüm ön yargıları bir kenara bırakıp mutlaka okunması gereken bir roman.
Romantika Alıntı
“Acıyarak baktı, “Aşk doğal afete benzer kızım…” dedi, “…İstemekle gerçekleşmez ki. Kendiliğinden gelir.”
“Herkesin hayatta bir kez bir mucize yaşamak hakkı olduğuna inanıyorum. Benim payıma düşen mucize de sensin.”
“Kurulu ve ulu düzen sürüp gidiyor. Bu ölü denizde, gelip geçici keyifleri, küçük hazları, yapıntı sevinçleri birbirine ekleyerek yaşamaya çalışıyoruz… Hiç mutlu olmadık…”
“Günlük işlerin, basmakalıp sözlerin, sıradan uğraşların içinde dönüp durmaktayız. Öyle çoraklaştık ki.”
“Kızım, biz her şeyi çok çabuk yaşadık ve çok çabuk eskittik. Hayatı bir dikişte içip bitirdik. Bizim sorunumuz bu. Bir de şunlara bak. Hiç telaş etmiyorlar. Her adımın ve yudumun tadını çıkarıyorlar. Korkmaktan korkmuyorlar, utanmaktan utanmıyorlar, her duygunun hakkını veriyorlar. Düşünsene, biz artık birbirimize dokunmaya gerek duymadan dans ediyoruz, onlarsa sarmaş dolaş tango çağını sürdürüyor.”
“Hayat insana gençken çok şey vadediyor ama pek azını yerine getiriyor.”
Turgut Özakman Hakkında: 1930 Ankara’da dünyaya geldi. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olup bir süre avukatlık yaptı. Almanya’da Köln’de bir yıl kadar Tiyatro Bilimi Enstitüsü’nde tiyatro öğrenimi gördü. Devlet Tiyatrosu’nda, Ankara Radyosu’nda çalıştı, İzmir Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Bölümü’nde öğretim görevlisi, Devlet Tiyatroları genel müdürü olarak görev aldı. Üstün hizmetleri nedeniyle Anadolu Üniversitesi, Ege Üniversitesi ve Ankara Üniversitesi tarafından ‘fahri doktor’ unvanına layık görüldü. 28 Eylül 2013 yılında Ankara’da yaşamını yitirdi. Hayatı boyunca birçok esere imza attı, bu dünyaya hatıra bıraktı.
Romanları: Korkma İnsancık Korkma, Romantika, 19 Mayıs 1999 Atatürk Yeniden Samsun’da, Şu Çılgın Türkler, Diriliş-Çanakkale, Cumhuriyet-Türk Mucizesi, Çılgın Türkler- Kıbrıs.
Turgut Özakman, Romantika. İstanbul: Bilgi Yayınevi 172 sayfa
Günden Kalanlar ilginizi çeker mi?
Hayat Sorgusu sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
Yorum Yapın