Franz Kafka deyince aklımıza bürokrasi karşıtı bir kara mizah ustası, yalnızlığa damgasını vurmuş bir adam gelir, aşk kavramıysa çok uzak kalır sanki. Oysa 40 yıllık kısacık yaşamında dört büyük aşk yaşar; Felice, Julie, Milena ve Dora. Arada uzak mesafeler vardır, mektuplar girer araya. Kafka’nın ölümünden sonra Felice ve Milena’ya yazdığı mektuplar kitap haline getirilir, Franz Kafka’nın Aşkları okuyucusu ile buluşur. Bu mektuplarda, romantik ve bir o kadar da huzursuz bir adamın hüznüne tanık oluruz. Aşk yalnızlığı alır mı? Almıyor galiba…
Franz Kafka’nın Aşkları
Felice’ye Mektuplar
Kafka, 1912 yılında bir yaz akşamı yakın arkadaşı Max Brod’un verdiği yemekte Berlin’de sekreterlik yapan Felice Bauer ile tanışır ve ona aşık olur. Kafka Prag’da, Felice Bauer ise Berlin’de yaşamaktadır, aralarında mesafeler vardır, buluşmaları zordur araya mektuplar girer. Her ikisinin de evliliğin onlar için doğru adım olup olmayacağı konusunda şüpheleri vardır. Felice, Kafka’yı esrarengiz ve gündelik hayattan kopuk bulur. Kafka ise evliliğin yazarlığa olan bağlılığını tehlikeye atacağından ve yalnızlığını alacağından korkar. Bütün şüphelere rağmen, yazışmaları devam eder ve Nisan 1914’te nişanlanırlar. Birkaç ay sonra ayrılırlar ama yazışmaya devam ederler, birkaç kez bir araya gelirler. Temmuz 1917’de tekrar nişanlanırlar. Doktorlar Eylül ayında Kafka’ya tüberküloz teşhisi koyarlar. Aralık 1917’de tekrar ayrılırlar. Felice Bauer, 1919 Mart ayında Berlinli bir iş adamı ile evlenir. 1931’de ailesi ile İsviçre’ye, sonra da 1936’da öldüğü Amerika Birleşik Devletleri’ne taşınır.
“Sevgili Felice,
Senden kulağa çılgınca gelecek bir iyilik yapmanı rica edeceğim. Bu en nazik insan için bile büyük sınav. Pekâlâ, senden ricam şu: Bana sadece haftada bir kez yaz. Böylece mektupların bana sadece pazar günleri ulaşacak. Ben senin günlük mektuplarına tahammül edemiyorum; bunlara tahammül etmek hususunda acizim. Mesela ben senin yazdığın mektuplardan sadece birine cevap verebiliyorum. Ardından sakince yatağa uzanıyorum. Ancak kalp atışlarım yoluyla, bütün bedenim ve bütün bilincim sadece senin. “Ben sana aidim… Bunu başka biçimde ifade etmemin imkanı yok, ki bu da yeterince güçlü değil… Ancak tam da bu sebeple senin ne giydiğini bilmek istemiyorum; bu durum çok fazla kafamı karıştırıyor, öyle ki, hayatla başa çıkamıyorum. İşte bu sebepten dolayı, senin bana neden düşkün olduğunu da bilmek istemiyorum.”
Milena’ya Mektuplar
Franz Kafka, Milena Jesenská’yı 1920 yılının başlarında tanır. Milena 24 yaşında genç bir gazeteci, Kafka ise 38 yaşında hastalıkla boğuşan bir yazardır. Kafka Milena’dan eserlerini Çekçe’ye çevirmesini ister, Kafka ile Milena’nın sonu gelmeyecek umutsuz aşkı da böyle başlar. Milena evli, Kafka ise Julie Whoryzek ile nişanlıdır. Kafka, Julie’den ayrılır. Milena, kocasından ayrılmayı kabul etmez. Milena ile Kafka’nın mektuplaşmasında sadece aşkın değil Kafka’nın karamsarlığının, Yahudilik hakkındaki düşüncelerinin, topluma yabancılaşmasının, yalnızlığının ve hastalığının izlerini süreriz. Kafka, yıllardır boğuştuğu hastalığı nedeniyle 3 Haziran 1924’te ölür. Milena’nın yaşamı ise Ravensbrück toplama kampında 1944 yılında son bulur.
“Evet, seni seviyorum budala! Tıpkı denizin, kendi dibindeki bir çakıl taşını sevmesi gibi… Evet, işte sevgim seni böyle kaplıyor! Ve Tanrı izin verirse, senin yanında bu kez ben çakıl taşı olacağım…”
“Ah, Milena Ah! Üstümdeki paltoyu dahi taşımaya üşenirken ben, bu dünyanın yükünü sırtımda nasıl taşıyayım?”
Julie Whoryzek
Kafka’ya göre Julie Whoryzek sıradan ama şaşırtıcı bir şahsiyettir. Ayakkabı ustası ve sinagog hizmetlisi bir babanın çalışan kızıdır. Kafka, Julie’nin ikinci nişanlısıdır. İlk nişanlısı savaşta hayatını kaybetmiştir. Julie Wohryzek, Kafka’dan ayrıldıktan sonra 1921 yılında Josef Werner ile evlenir. İlerleyen yıllarda Almanlar tarafından Auschwitz’e götürülür ve Ağustos 1944’te orada öldürülür. Kafka’nın Babaya Mektup isimli eserini, babasının Julie Wohryzek ile evlenmesine karşı çıkması üzerine kaleme aldığı söylenir.
Dora Diamant
Kafka, 1923 yazında kuzey Almanya’daki bir sahil kasabasında 25 yaşındaki Dora Diamant ile tanışır. Kısa süre sonra iki sevgili Berlin’de birlikte yaşamaya başlar. Dora, tüm enerjisini Kafka’yı iyileştirmek için harcar lakin başarılı olamaz. Kafka’nın yaşamını yitirmesinin ardından tiyatro eğitimi alır ve Berlin’de tiyatrolarda çalışır. Nazi zulmü ve komünist eşinin tutuklanması nedeniyle kızıyla birlikte İngiltere’ye kaçar. Savaştan sonra Dora, Londra’da Brick Lane bölgesine yerleşir ve Yahudi topluluğu için bir restoran ve tiyatro kurar. Hayatı Londra’da son bulur, ölürken bile aklında Kafka vardır. Franz Kafka’nın aşkları
Kafka’nın mektuplarda yaşanan aşkları tek taraflı sunulur okuyucusuna, Felice ve Milena’nın mektupları bulunamamıştır. Kafka’nın kadınlarla olan ilişkilerine hep bir odaklanamama ve sonuçsuzluk hakimdir.
Franz Kafka Eserleri ilginizi çeker mi?
Hayat Sorgusu sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
Margarete Bloch, Felice Bauer’in yakın arkadaşı ve Franz Kafka’nın da mektup arkadaşı olarak biliniyor.
İlişkileri olduğuna dair söylentiler hakkında net bir bilgi olmadığı için dahil edilmemiştir.
Grete Bloch tan söz etmemişsiniz Halbuki bir de çocugu olduğu muamması vardır Kafkadan