Genç Werther’in Acıları, Johann Wolfgang von Goethe’nin ilk romanıdır. 1774’te “Die Leiden des jungen Werthers” orijinal başlığı altında yayınlanan roman, 1779’da İngilizce olarak yayınlandı. 126 sayfalık bu kısa mektup roman, Alman Romantik hareketinin bir dönüm noktasıdır.
1774’te yayımlanmasıyla Genç Werther’in Acıları bir anda kült bir takipçi kitlesi edindi. Avrupalı okuyucular, Goethe’nin romantik kahramanı Werther’in kendisini yok etmesine yol açan aşırı tutkulu düşünceleriyle büyülendiler.
Halkın hayranlığı, erkeklerin Werther gibi giyindiği, kadınların “Eau de Werther” parfümü sürdüğü ve kişilerin cebinde Genç Werther’in Acıları’nın bir kopyasıyla intihar ettiği fanatik bir taklitçi kültüre yol açtı. Sansasyonel roman, insanları bencil ve yüce bir bireysellik duygusu arzusunda birleştirdi.
Genç Werther’in Acıları Ne Anlatıyor?
İçsel, şiirsel fantezilerini ve fikirlerini gündelik dünyanın talepleriyle uzlaştıramayan Werther, esenliğini geri kazanmak için kırsala gider. Bu pastoral cennette Lotte’ye aşık olur. Başkası ile nişanlı olan Lotte karşılık vermez. Yazdığı mektuplar Werther’in reddedilme karşısındaki acısını gösterir. Aşırı tutkusunu dizginleyemeyen Werther, kendini yok etmenin ıstırabına tek çözüm olduğuna inanır.
Werther’in mektupları, ıstırabı yoğunlaştıkça, ilginç bir şekilde içe dönük ve bencil hale gelir: Karşılaştığı kırsal işçilerin trajik hikayeleri, umutsuzluğunun her şeyi tüketen gücünü arttırmak için kullanılır. Bir editörün sesiyle çerçevelenmiş, tutkulu mektupları, bize intiharının korkunç bir şekilde yanlış gittiğini söylediği için romantizmini kaybeder.
Goethe için ilk romanı, kendinden kaçma girişimi miydi?
Goethe, babasının yönlendirmesiyle gittiği kırsalda arkadaş olduğu Kestner’ın eşi Charlotte Buff’a aşık olur. Ahlaksal ve toplumsal normlar bu aşkın yaşanmasına izin vermez. Goethe bu gerçek aşkı kopyalamaz ondan tipik ve ölümsüz olanı ödünç alır, tesadüfi ve önemsiz olanı dışarıda bırakır.
Dolayısıyla “Werther”deki Lotte, tipin ana özelliklerini sağlamasına rağmen Charlotte Buff değildir. Werther karakteri daha çok özgür bir yaratımdır. Ancak kaderi, evli bir kadına duyduğu karşılıksız aşkı için kendini vuran Jerusalem adında genç bir arkadaştan ödünç alınmıştır.
Diğer tüm açılardan Werther, genç Goethe’nin kendisidir, varlığının tüm yaşamsal özleri mayalanırken, genç kalbi varlığını ve dünyayı sorgulama isteğiyle atıyor, duygusal çalkantılar onu oradan oraya savuruyordu. Yine de o günlerde bile Goethe’nin ruhunda onu aşırılıklardan alıkoyan bir iç sesi vardı. Werther bu açıdan onun prototipi gibi olsaydı kendini öldürmezdi- başka bir deyişle Werther olmazdı.
Genç Werther’in Acıları Alıntı
“Alçakgönüllülükle, her şeyin nereye varacağını anlayan; bahçesini cennete çevirmesini bilen mutlu insanlar, bir bahtsızın bile ağır bir yük altında yılmadan, nasıl yolundan dönmeden yürüdüğünü, herkesin hep birlikte güneş ışığını bir dakikacık daha görmeye çalıştığını fark eden kimse rahata ve mutluluğa erişmiştir.”
“Çok şeye sahibim. Ama onu düşünmek her şeyimi silip süpürüyor. Nelerim var! Fakat onsuz her şey bana hiç oluyor.”
“Dünya da her iş, şöyle olsun, böyle olsun demekle bitmiyor. Atmaca burun ile yassı burun arasında ne kadar ayrılık varsa, duygu ve davranışlar da o kadar fark vardır.”
“Eğer insanlar sürekli geçmişteki acıları canlandırmak uğruna bu denli çaba harcayacaklarına -neden böyle olduklarını Tanrı bilir- hallerinden memnun olsalar, kayıtsız bir şimdiye katlansalardı, çektikleri acı daha az olurdu.”
“İnsan hayatta geçici bir yolcudur. Kendi varlığına en çok inandığı, dostlarının hatıralarında ve gönüllerinde en çok izler bıraktığını sandığı yerde bile kalplerden silinir ve izleri kaybolur. Hem de ne çabuk!”
“İyi ki orada değilim sevgili dostum, bu insan kalbi ne acayip ve anlaşılmaz bir şeymiş meğer. Seni böylesine severken, yanındayken, aldığın nefesi hissederken… Şimdi ayrıldığıma nasıl da seviniyorum. Akıl bunu izah edebilir mi?”
“Kendi istek ve ihtiyacı dışında yaranmak, para kazanmak, ün salmak veya buna benzer şeyler uğruna çalışan bir kimse gerçekten de budaladır.”
“Oysa bana gurur veren tek şey duygularımdır. Her şeyin kaynağı, bütün gücü ve kuvveti, bütün sevinçleri ve acıları veren kalptir. Benim bildiklerimi herkes bilir ama bu kalp yalnız benimdir.”
“Ruhen kolu kanadı kırılmış bir insanı gözünün önüne getir. Her şey onun üzerinde nasıl bir iz bırakır hayal edebiliyor musun? düşünceler onda katılaşıp kalır, sonunda tutulduğu kara sevda onun bütün düşünme gücünü alır, onu yok eder.”
“Şunu anladım, dünyada karışıklıklara yol açan şeylere belki de hile ve kurnazlıktan çok yanlış anlamalar ve tembellik sebep oluyor.”
“Uzaklık ne ise, gelecek zaman da odur! İçimizde belirsiz bir enginlik doğar, gözümüz nasıl dalarsa duygularımız da bu enginliğin içine öyle kayar. O zaman kendimizi bu dünyaya iyice kaptırmak, bu tek, yüce ve tatlı duygunun sevinci ile içimizi doldurmak için yanıp tutuşuruz.”
Alman Edebiyatından Okunası 10 Kitap
Hayat Sorgusu sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
Yorum Yapın