Can Yücel, kuşkusuz Türk Edebiyatı’nın en ilginç şahsiyetlerinden biridir. Huysuz, küfürbaz, içkici, anarşist ve bir o kadar zekice yorumları ile gündemi kovalayan hayata muhalif bir şairdir. Ve tüm bunların üstüne bir duygu adamıdır Can Yücel ve bu nedenle de Can Baba lakabını sonuna kadar hak eder.
Toplumsal duyarlılığın ve taşlamanın ağır bastığı şiirlerinde kullandığı doğal ve samimi dil gönül çeler. İroni, muhalefet etme aracıdır onun için. İlk kitabı “Yazma”dan itibaren biçim ve üslup konusunda sürekli bir arayış içinde olan şair, özgün bir dil yaratma peşinde her türlü yolu dener. Bu nedenlerle midir bilinmez birçok şiir kendisine mal edilmeye çalışılıyor, tam 50 sahte şiir Can Yücel imzasıyla sosyal medyada dolaşıyor saptamalara göre. Prof. Dr. Semih Çelenk, sahte Can Yücel şiirlerinin listesini çıkarmış. Çelenk “Metafizik, guruvari laflar eden, ayyaş bir adam yaratıyorlar. Can Yücel bu şiirleri görse kahrolurdu” diyor.
Can Yücel şiirleri kadar çevirileri ile de ünlüdür. Brecht, Lorca, Shakespeare onun eserlerini çevirdiği yazarlar arasında. Kendisi gibi bu çevirilerde nevi şahsına münhasırdır, zaman zaman aslına bağlı kalmadan Can Yücelce yapılmış çevirilerdir. Örneğin; Shakespeare’in “To be or not to be” sözünü “Bir ihtimal daha var, oda ölmek mi dersin” olarak Türkçeye çevirmiştir.
Baba Lakaplı Şair Can Yücel’in Hayatı
21 Ağustos 1926’da İstanbul’da doğan şair Can Yücel, Köy Enstitüleri kurucusu olan Eski Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in oğlu olarak açar bu dünyaya gözlerini. Ankara ve Cambridge üniversitelerinde Latince ve Yunanca okur. Çeşitli elçiliklerde çevirmenlik, Londra’da BBC’nin Türkçe bölümünde spikerlik yapar.
1956 yılında evlenir, evlendikten sonra geçinmek, para kazanmak kaygısı onun hayatı boyunca en önemli kaygılarından biri olur. Bu kaygısı ile ilgili şunları söyler: “Para kaygısı hep oldu. Babamdan zaten hiçbir şey kalmadı. Ben şiirlerimle idare ettim hep. Şimdi vaziyetim biraz daha iyi. Kitaplarım satıyor, ev kirası vermiyoruz. Yani karnımızı doyurmak açısından bir sıkıntımız yok. Şu günlerde paraca sıkıntı çekmiyorum.”
Meslek edindiği çevirmenlik ve şairliği 1989’a kadar İstanbul’da sürdürür. 12 Ağustos 1999 yılında aramızdan ayrılan Can Yücel son 10 yılını Datça’da geçirir. Vefat etmeden önce “Mekanım Datça olsun, öldükten sonra beni Datça’ya gömün” vasiyetinde bulunduğu için ailesi tarafından Datça’da defnedilir.
Can Yücel Sözleri
- Bilinmedik bir hüzün var içimde, bir gariplik. Anladım ki ya ben fazlayım bu şehirde ya da biri eksik.
- Galiba yoruldum. Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar… Kendimi her kaybettiğimde, seni de kaybediyor olmaktan yoruldum.
- Değişmek zor; ama bazen aynı adam olmak daha zor… Hayat öyle yüklenir ki ne kalmak istersin ne gitmek. O durumdayım işte.
- Çok sahiplenmeden seveceksin mesela. Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, hem de hep senin kalacakmış gibi.
- Eğer çok konuşmak faydalı olsaydı, Allah iki ağız, bir kulak verirdi. Onun için, çok dinleyip az konuşmak gerek.
- Gözler ve sözler ikisi de bir şeyleri gizler. Sözler ne kadar inkar etse de gözler her şeyi bir bir söyler.
Sevgi Emekmiş
Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını,
Kendimi bulduğumda anladım..
Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış
Kendi yolumu çizdiğimde anladım..
Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş; hayat, okuyarak, dinleyerek değil..
Bildiklerini bana neden anlatmadığını, anladım..
Yüreğinde aşk olmadan geçen her gün kayıpmış
Aşk peşinden neden yalın ayak koştuğunu anladım..
Acı doruğa ulaştığında gözyaşı; gelmezmiş gözlerden,
Neden hiç ağlamadığını anladım..
Ağlayanı güldürebilmek, ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş,
Gözyaşımı kahkahaya çevirdiğinde anladım..
Bir insani herhangi biri kırabilir, ama bir tek en çok sevdiği acıtabilirmiş,
Çok acıttığında anladım..
Fakat, hak edermiş; sevilen onun için dökülen her damla gözyaşını,
Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terk ettiğinde anladım..
Yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet,
Yüreğini elime koyduğunda anladım..
”Sana ihtiyacım var, gel!” diyebilmekmiş güçlü olmak,
Sana ”git” dediğimde anladım..
Biri sana “git” dediğinde, ”kalmak istiyorum” diyebilmekmiş sevmek,
Git dediklerinde gittiğimde anladım..
Sana sevgim şımarık bir çocukmuş, her düştüğünde zırıl zırıl ağlayan,
Büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım..
Özür dilemek değil “afet beni” diye haykırmak istemekmiş pişman olmak,
Gerçekten pişman olduğumda anladım..
Ve gurur, kaybedenlerin, acizlerin maskesiymiş
Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış
Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım..
Ölürcesine isteyen, beklemez, sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi,
Beni affetmeni ölürcesine istediğimde anladım..
Sevgi emekmiş;
Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar
sevmekmiş…
Hayat Sorgusu sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
Yorum Yapın